ah benim zavallı yönetmenim!

 

”yalnız ve güzel ülkem..” oh tengrim ne gadden acıklı bi cümle! ağlamak istiyorum!

kaç gündür yazacaktım, bi elim değmedi.. ama o da ne, Metin Bey beni (diğerleri kendi adına konuşsun bi zahmet!) nezâketsizlikle ithâm etmiş, daha neler etmiş de nezâketimden ödün vermemek için (şimdilik!) bişiycikler demiyorum. :)) oraya yorum olarak bu yazıyı yazıyordum ki; vazgeçtim. üstüme yürüyecek çok kimse çıkacaktır netekim, kendi inimde olursam daha güvende hissederim diye, buraya yazmaya karar verdim. hem yarın öbür gün mahkeme, şu, bu yüzünden Metin Bey’in başı da ağrımaz benim yüzümden. dilimin kemiğini aldırdığım için ayıp şeyler de diyebilirim. utanan olursa, okumasın.  

yav hep aklıma takılan bi sorudur; benim ülkemin reklâmını yapanlar, herhangi bir platformda,  neden tek bir kıytırık ödül bile alamazlarken, inceden giydirenler, kendi insanını aşağılayanlar, ispiyon edenler ”kocaman!” ödüllere lâyık görülürler?!

nuri, bu sözüm sana! bu ülke ”yalnız” falan değildir. hayâl görüyorsun koçum. bu senin dediğine bizim köyde ”zavallı” diyorlar. öyle mi demek istedin? öyle demek istemediysen ne halt ettin? ödülü alınca ne söyleyeceğine kimler[le] karar verdi[n]? ha, sen ve senin gibiler yalnız kalacaklar tabi, ne sanmıştın? ben insanımızdan çok ümitliyim. hattâ öyle yalnız bırakacaklar ki; sen de pılını pırtını toplayıp, refah içinde yaşayabileceğin bir başka ülkenin bayrağı altında ”sanat” hayâtını sürdüreceksin. ki zâten pek de bu topraklarda yaşadığını söyleyemeyiz değil mi? bence ödülü yılmaz güney’e ithâf etmeliydin, nasıl akıl edemediniz yav.. 

acaba diyorum, ben niye yalnız hissetmiyorum kendimi bu ülkede yaşadığım için?! hah tabi ya, ben ”sanatçı” değilim. evet evet, başına ne geliyorsa insanların hep bu yüzden. ”sanat” dedik ya canım! ben pek anlamam bu işlerden, belki de ondan. baksana adam tarkovski’den çok etkilenmiş. yok, ben gelemem öyle şeylere, rûhum daralmıştı vaktiyle, ”ne ola ki bu tarkovski laa” diye seyrettiğimde. ama ”sanattan anlayanlar” çok tutuyolar adamı. hmm, belki de sanatın iyisi cansıkan cinsten olmalıdır. dur yav, bi gün deniycem ben de yaşar kemâl gibi cümle kurmayı. hem belli m’olur, sanattan anlayan birileri ödüle filân lâyık bulabilirler. ama mümkünse bana da fransa’dan verilsin ödül. aksi taktirde gidip almam valla, reddederim!

 

 

27 responses to “ah benim zavallı yönetmenim!

  1. oradaki yalnızla buradaki yalnız aynı anlama gelmiyor

  2. evet doğru. bi rahat bıraksalar da yalnız kalabilsek..

  3. Candancım,
    Herhangibir cümleyi bağlı olduğu durumdan ayrı yazdığımızda, anlamından farklı noktalara çekmek mümkün.
    Senin itirazın da böyle bir ayrı okumadan kaynaklanıyor olabilir mi?
    Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerini görmüş müydün? Ödül alan bu filmi kastetmiyorum, o, Kasım’da gösterime çıkacakmış. Hani, o filmde ne yapmış görsek de sonra sanatına söz söylesek.
    Senin takıldığın konuşmanın “ispiyon edici, kendi insanını aşağılayıcı, inceden giydirici” olduğunu düşünmüyorum. Aksine, içten ve sevgi dolu olduğu fikrindeyim.
    Bir ek bilgi:
    “Uzak” ile ödül aldığı zaman, ödülünü Yılmaz Güney’e adamıştı.

  4. Ekmekçikızhanımcım,

    okumaya, yaşıtlarımın altına bez bağlamaya devâm ederlerken başlamışım ayıptır söylemesi. bu sebeple olmasa bile, okuma sevgim, meraklı oluşum, yazılan şeyin kastettiğini anlayana kadar (ki anlaYAmadıklarım çoktur hâlihazırda) gösterdiğim çabayı da eklersek eğer, yapılan konuşmayı farklı bir yere çekmem sözkonusu olamaz diyebiliyorum. ama şu da var tabi; ben öyle her ”duygusal” konuşmada gözyaşı döken biri değilim. aksine, çok da katılaşabiliyorum. oraya (ekranın arkasına), nasıl yansıdığımı bilmiyorum elbette, lâkin prensip olarak her duyduğuma/okuduğuma/seyrettiğime duygusal refleks göstermemeye gayret ediyorum. söylenen şeyi anlamaya çalışırım, sorgularım, biraz dedektiflik yaparım, eğer çelişki yakalarsam yakarım.

    nuri bilge ceylan’ın birkaç filmini seyretmeye çaba gösterdim. fotoğraflar fenâ değildi (benim fotoğraf bilgim/sevgimle). bunun ötesinde sıkıldım, daraldım falan filân. bu ödül alan filmini seyretmemiş olanlar nasıl methiye düzme hakkını kendinde bulabiliyorsa, ben de yaptığı konuşmaya (heryerde yazılıyor, tv’ler verdi metni) eleştiri yapma hakkını kendimde bulabiliyorum. hattâ bununla kalmayıp, inceden değil, doğrudan giydiriyorum.

    bu arada ceylan’ın uzak filmini yılmaz güney’e adadığını bilmiyordum. tezimi teyit etmiş oldun, bunun için ayrıca teşekkür ederim. yanılmak iyi mi olurdu, emin değilim.

  5. Bunları tek bir yorumla cevaplamak istemiyorum. Ayrı bir yazı yazmam lazım. Vakit yaratmam lazım.

    “nezâketimden ödün vermemek için (şimdilik!)”

    Ama işte bu parantez çok, pek çok üzdü beni. Demek nezaketinizden ödün vermeye hazırsınız, öyle mi Cano Hanım?

    Benim sizi şu bu diye suçladığımı da nereden çıkardınız hem?

  6. İsmail Aga’nın oyununa gelmiş bulunmaktayım sayın “seyırcı”!

  7. Tabii kendi dikkatsizliğimin de… Daha doğrusu, patronun kâr maksimizasyonuna katkı çabalarımın!..

  8. Tabii bu demek değildir ki Tarkovski’yi Cano Hanımcığım’a yedireceğim…

  9. Teknik direktörcüğüm nirelerdesinüz?!

  10. bâzân çok kabalaşabiliyorum Metin Bey. mâlûmâlîniz.. ama hiçbir sebep size karşı kabalaştıramaz beni. bunu sezememiş/ihtimâl veriyor oluşunuz da şimdi beni üzdü. parantezlere olduğu kadar, smileylere de dikkâtinizi çekerim.

    ”Nobel ödülünü almış bir Türkiyeli yazarı kutlamama nezaketsizliği, çiğliği ve ………… gösterilebildiği için..”

    bu cümle size âit. ben de bu dâirenin içinde yer alıyorum. kıymeti kendinden menkûl bir ödülü alan birini salt türkiyeli oluşu sebebiyle kutlayacak kadar gabi değilim. o adamı günahım kadar sevmem, onu da geçin, zırnık kadar beğenmem yazdıklarını . ne diye kutlayacakmışım ayol (bu ayol lâfını gelen bir telefon üzerine ekledim, yoksa ciddi ciddi yazmaya devâm ediyordum ben şahsen kendim! :P )? hah, şimdi de bu smileyi görmezsiniz ya, yanarım yanarım hipermetrop olmama rağmen, her yazılanı dikkâtle okuyuşuma, belki bir mimik yakalarım umuduma yanarım!

  11. hahhahhaaaayyyyt!
    bu yazının yazılış amaçlarından biri de teknik direktörümüz olan halid nam, yönetmen adayı kişisinin gelip çemkirmesiydi. olmadı, hayâllerim suya düştü. ama yanlış hatırlamıyorsam, tarkovski’yi o da beğenmezdi Metin Beyciimm! :P ha tabi sağda solda entelektüelliğine zevâl gelmesin diye, beğendiğini söylemekten de geri kalmaz yâni. dost meclisinde insanlar daha bi samimi oluyo nedense, kendini güvende hissettiği ve entelektüel görünmek zorunda olmadığı ya da yemiyeceğim için olabilebilür mü acep..? :))

  12. Cano Hanımcığım,

    “bunu sezememiş/ihtimâl veriyor oluşunuz da şimdi beni üzdü. ”

    Bkz: 6. ve 7. yorumlarım.

    Milpardon!

  13. Nobel Ödülü, Orhan Pamuk, entel (!) sineması, Nuri B. Ceylan sineması, vs vs konularını entellektüel/sanatçı duruşu bağlamında ele alan bir yazı yazmam lazım.

    Lazım da, şeyimin şeyime de denk olması lazım. Ah ulan ah, kader utansın!

  14. siz 6 ve 7’yi yazarken ben bi yandan telefonlara cevap veriyor, diğer yandan iski’den istenilen tapu örneklerini sıralamaya çalışıyor idim efenim. yazıp bitirdikten sonra da enter tuşuna basıvirmiş bulundum, milpardonunuzu göremedim tabe. :P

    no-bel, orhan yamuk, NeBuCilâ, entellektüel/sanatçı kültür fizik hareketleriyle ilgili makalenizi dörtbin gözle bekliyorumdur netekim. hayır, iyi de oluyor böyle, beni bi sürü zahmetten kurtarıyorsunuz, beleşe yatıyorum. yalnız dantel örneklerini güler erkan’dan ya da deryâ baykal’dan almayı tercih ederim Metin Beyciimm. ;)

  15. Allah’ım buldum seni sonunda (cennetle müjdelenmiş misali sevinmediysem nolim ben. Hatta en az güzel ülkem kadar “yalnız” olim ben)
    Seni seviyorum ben, ohhh.
    Candan Sevgi’ler !

  16. Cano Hanımcığım, neredesiniz yahu?

  17. Sevgili Sevgi! :)

    ojgelmişsin be yau! ben buralardaydım be güzelim, bi yere gitmedim. de, sen nerdesin? hani blogun nerde? ösledim kıs seni! :)

  18. Metin Beyciim,
    yok olmak istedim, formül tutmadı. şimdi yenisini deniyeceğim. ;)

  19. 1. Tarkovsky’yi severim. Hem de çok severim. Dost meclisinde de düşman ateşinde de söylediğim; Tarkovsky sinemasını sevdiğim lakin Takovsky’nin kendisini sinemasından daha çok sevdiğim ve Tarkovskiyen filmler çekmeyi düşünmediğimdir.
    2. Daha yazının başlığını görür görmez altına gizlenmiş zokayı da gördüm lakin yutmadım! Yok, yutmaya da meyyalim lakin hakkaten zaman sorunum var. Belki haftasonu..
    3. Nuri Bilge’nin sinemasını sevmem. Hatta sinema demekte bile zorlanırım lakin bu türden laflar da ettirmem. (Evet, tehdit! Sen eli maşalıysan ben de Kasımpaşalıyım). Önemlidir, saygıyı da hakeder.
    4. Nuri Bilge’nin o cümlesi beni de irkiltti. Hatta üzerine yazı yazmayı ve daha verip veriştirmeyi de düşündüm. Lakin beni rahatsız eden bağlam zatı aliyenizin ulusalcı damarını dürten bağlamla uzaktan yakından benzeşmiyor.
    5. Yine memleketin sahipliğine soyunmuşsun ama biraz geç kaldın senin yerine Polat Alemdar yapıyor o işi. Gerçi bu aralar ulusalcı amcalarla başı pek hoş değil ama olsun, aynı telden gazel okuyorsunuz.
    6. Sinirimden höpür höpür höpürdüğümü görmek için can atıyorsun ve muhtemelen büyük harfle yazmamı buna bağlayacaksın ama alakası yok, baştan söyleyim.. Bu aralar böyle yazıyorum.
    7. Neden sinirlendiğinde ulusalcı amcaların basmakalıp ezberlerini tekrar ediyorsun? Oysa senin biraz daha özgün bir dilin var.. En azından dost meclislerinde öyleydi..
    8. Ayy mideme kramplar girdi, yeter..
    9. Ne oldu bizim yemek, ne zaman geliyorum? Yoksa artık entellere patlıcan yapmıyor musun?

  20. hahhahhaaaayyyyt! demekle yetiniyorum.
    benim yoğun ve entel yönetmenim! :)))))))))))

    bi tek şey sorucam. ulusalcı ne demek? salakça bi kelimeye benziyor, o yüzden hiç merak edip bakmadım. bu lâfı kullanmaya devâm edenler de bakarlar ve haberdâr edebilirler. mersi!

    ah benim güzel ve özgün türkçem..

  21. Ulusalcı demek, ipten saptan kopmuş, dünyadan ve Türkiye’den bihaber, insanlık düşmanı, halk düşmanı, toplum düşmanı, medeniyet düşmanı, özgürlük düşmanı, hak hukuk düşmanı, demokrasi düşmanı, esmer faşistten bin kat daha faşist, derinden derinden kuyu kazan, sol gösterip ultra sağ vuran, beynini kullanmaya kullanmaya tersine evrim geçirmiş, putperest, lumpen veya elit gözüken lumpen, … offf yoruldum valla! dahası var da yeter bu kadarı.

    Cano Hanımcığım, sizi kader o tarafa atmaya çabalıyor ama direnin, teslim olmayın bu barbarlığa lütfen! Sizi seviyoruz, iyi bir insansınız, kafanız zehir gibi çalışıyor, bunlar bile o barbarlar sürüsünden ırak olmanızı gerektirecek çok kuvvetli sebepler…

  22. “yok olmak istedim, formül tutmadı. şimdi yenisini deniyeceğim. ;)”

    Ne demek oluyür şinci bu?

  23. Cano Hanımsız bir blogistan, hayat damarları kesilmiş bir… sözün gerisi nasıldı?

  24. hmm demek millici bu anlamlara geliyor Metin Begg, pardon neydi? hah ulusalcı. yok yav sevmedim yine. demek ki değilim! ;)

    beni kimsenin/bi şeyin bi tarafa atmaya cesâret edebildiğini görmedim bugüne kadar. rasyonal miyim neyim, töbe töbeee. :P ama ipsiz sapsız değilim. sonacığıma iyi bi insan değilim, oldukça da salak sayılırım üstünüze âfiyet. ha bi de o’cu, şu’cu, bu’cu değilim. hiç de olmadım. olamadım, olduramadılar netekim. yah işte böyleyken böyle Metin Beyciim..

    bensiz de olur, bal gibi olur hocam. nolucak anasını satiiim! sıkıldım. domates, biber, patlıcan yetiştireceğim. ;) de, önce şu teknik direktörüme ulaşmam ve gerekli evrakları hazırlamam lâzım. canım isteyince gelir arada sizin tarafta boşboğazlık ederim.

  25. Cano Hanımcığım,

    Ben zaten inanmamıştım ki ocu bucu olduğunuza! Walla billa!

    Domates biber patlıcan Barış Manço’nun türküsü değil miydi yav? Ne iş? Sizsiz olmaz, asla, kat’a ve zinhar…

  26. yoh türkü deeldi Metin Beyciim. ne olduğunu ben demeyim de şincik, merhumun gemükleri sızıldamasın. bu benim türküm; enbiözhakiki olanından. pek ciddiyim, çok ciddiyim. çok da dillendirmeyelim recâ ederim. bi ara dertleşiriz..

  27. Tamam, ama o “bi ara” uzamasın lütfen…

Yorum bırakın